Finans Merkezi için dev adım
Türkiye ve dünyadan bankacılık ve finans otoriteleri, İstanbul Finans Merkezi için yapılan çalışmalara ivme kazandırmanın yollarını anlattılar.
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) ve Akbank’ın düzenlediği, “İstanbul’u Önemli Bir Finans Merkezi’ne Dönüştürmek” konferansına katılan Türkiye ve dünyadan bankacılık ve finans otoriteleri, İstanbul Finans Merkezi için yapılan çalışmalara ivme kazandırmanın yollarını anlattılar.
30 yıllık geçmişi ile küresel ölçekte önemli ve saygın bir yeri olan IIF tarafından Akbank ev sahipliğinde düzenlenen “İstanbul’u Önemli Bir Finans Merkezi’ne Dönüştürmek” konferansında bankacılık finans otoriteleri bu hedefe ulaşmanın yollarına dair deneyim ve görüşlerini paylaştılar. Türkiye’nin 2023 yılında 10 büyük ekonomi arasına girme hedefine giden yolda önemli kilometre taşlarından sayılan İstanbul’un Finans Merkezi’ne dönüştürülmesi hedefine büyük ilgi gösteren otoritelerin ortak ve temel görüşü yürütülen çalışmalara hız kazandırma, bir an önce harekete geçme gerekliliği oldu.
Açılış konuşmalarını IIF Yönetim Kurulu Üyesi ve Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer ve IIF Başkanı Charles H. Dallara’nın yaptığı konferansta, T.C. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, T.C. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve T.C.Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da birer konuşma yaptılar.
Konuşmasında, küresel düzeyde önemli bir Finans Merkezi olma yolunda İstanbul’un dünyaya iki önemli mesajı bulunduğunu vurgulayan Suzan Sabancı Dinçer, öncelikle İstanbul’un “güven”i temsil ettiğine, İstanbulluların kendileri, ülkeleri ve bölgelerine ilişkin güven duyduklarına işaret etti ve “Özellikle, son küresel krizin ardından, piyasaların toparlanması ve güçlenmesi için güvenin ne denli önemli olduğunu görüyoruz” dedi.
“Barışın refah ile mümkün olabileceği” gerçeğinin de, İstanbul’un ikinci önemli mesajı olduğuna dikkat çeken Suzan Sabancı Dinçer, “Bizim de, İstanbul Finans Merkezi Projesi’nde yer alanlar ve destekleyenler olarak İstanbul’a önemli mesajlarımız var” dedi ve şöyle açıkladı:
“Kendimizi, İstanbul’u Finans Merkezi’ne dönüştürmeye ve İstanbul’u sürdürülebilir bir kent yapmaya adadık. Kendimizi toplu taşımanın sorunsuz çalışmasına adadık. Kendimizi daha iyi eğitim, daha iyi sağlık ve daha iyi araştırma merkezlerine sahip olmaya adadık. Biz, İstanbul’un herkes için daha yeşil ve sağlıklı bir kent olmasını istiyoruz. Bu proje, aslında herkesin ortak projesidir.”
İstanbul’un Finans Merkezi’ne dönüştürülürken, iş yaşamıyla uyumlu bir kent olmasına da dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Suzan Sabancı Dinçer, “ Kalifiye insanların İstanbul’da iş yapabilmelerini kolaylaştırmalıyız. Vergilendirmenin etkinliğine ve ekonomik maliyetine dikkat etmeliyiz. Basit vergilendirme ve muhasebeleştirme sistemlerini hedeflemeliyiz ve sistemimizin öngörülebilirliğinden emin olmalıyız” diye ekledi.
Suzan Sabancı Dinçer tüm katılımcılara, “İstanbul’u bir uluslararası finans merkezine dönüştürmek hepimizin paylaştığı bir hedef olmalıdır” çağrısında bulundu.
IIF Başkanı Charles H. Dallara da konuşmasında, Türkiye’nin dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olarak hızla küresel düzeyde ekonomik ve mali liderliğe yürüdüğüne işaret ederek şunları söyledi:
“Buradan hareketle, Akbank ve Uluslararası Finans Enstitüsü olarak, İstanbul’un önemli bir finans merkezine dönüştürülmesi yolunda neler yapılması gerektiği konusunda, finans kuruluşlarıyla Türk otoritelerine görüş alışverişinde bulunma fırsatı yaratan bu organizasyonu düzenlemiş olmaktan gurur duyuyoruz.”
Türk Ekonomi Bankası Genel Müdürü Varol Civil’in moderatörlüğünde düzenlenen “Bugüne kadar atılan adımlar ve yapılması gerekenler” temalı birinci panele, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Kemal Madenoğlu, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı Dr. M. İbrahim Turhan, Citi Group Avrupa, Ortadoğu ve Afrika CEO’su Alberto Verme, Yapı Kredi Bankası Genel Müdür Yardımcısı Carlo Vivaldi ve Wilson Consulting Yönetim Kurulu Başkanı Gregory Wilson konuşmacı olarak katıldılar.
Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel’in moderatörlüğünde düzenlenen, “Makro ekonomik ortamı güçlendirmek” başlıklı ikinci panelin konuşmacıları ise, J.P. Morgan Genel Müdürü Michael Marrese,
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, Dünya Bankası Türkiye Müdürü Martin Raiser ve McKinsey & Company Ortadoğu Müdürü Dr. Hans-Martin Stockmeier’den oluşuyordu.
Moderatörlüğünü Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen’in yaptığı “Kurulmuş finans merkezleri deneyimleri” temalı üçüncü ve son panelin panelistleri de, Seul Finans Forumu Başkanı Kim Kihwan, BNP Paribas Yönetim Kurulu Başkanı Başdanışmanı Jean Lemierre, HSBC Avrupa Perakende Bankacılık Genel Müdürü Antonio Simoes, Katar Finans Merkezi CEO Vekili Shashank Srivastava ve Euroclear Yönetim Kurulu Başkanı Sir Nigel Wicks’di.
Panellere katılan moderatör ve panelistler, İstanbul Finans Merkezi için organizasyonel bir yapı oluşturmak ve yasal altyapıyı kurma sürecinin çok hızlı tamamlanması gereğinin altını çizdiler. Konuşmacılar, cazibe merkezi olabilmesi için İstanbul Finans Merkezi’nde finansal ürün ve hizmetlerin çeşitliliğini artırırken, tüm dünyadan gelecek yatırımcılar tarafından kabul görecek basit ve etkili bir vergi sistemi kurmanın önemine de dikkat çektiler. İstanbul Finans Merkezi için düzenleyici ve yönlendirici bir çerçeve geliştirirken, fiziksel ve teknolojik altyapıyı geliştirip güçlendirmenin gereği üzerinde de durdular. İstanbul Finans Merkezi’nin hak ettiği uluslararası destek ve talebi görebilmesi için tanıtım ve imaj oluşturmanın önemine değinen konuşmacılar, insan kaynaklarını geliştirmek gibi konulara da odaklandılar.
Panelistlerin üzerinde ayrıntılarıyla durdukları bir konu da, İstanbul Finans Merkezi’nin kuruluşu için bugüne kadar alınan mesafe ve bu konuda daha nelerin yapılabileceğine ilişkin tartışmalar oldu. Panelistler, bir yandan finans merkezleri konusunda kendi deneyimlerini paylaşırken, bir yandan da öneriler geliştirdiler. Türk hükümetinin 2016 yılına kadar uzayan bir eylem planı hazırladığına da işaret eden panelistler, bugüne kadar alınan mesafenin tatmin edici olup olmadığı üzerinde farklı görüşleri tartıştılar. Özellikle, planlanan her şeyin 2016 yılına kadar tamamlanması ve yerine getirilmesi durumunda, tüm bunların İstanbul’un önemli bir finans merkezine dönüştürülmesine yetip yetmeyeceğini sorgulayan panelistler, “Eylem Planı’nın İstanbul’un finans merkezi olmasını engelleyebilecek bir yanı bulunuyor mu?” sorusuna yanıt aradılar.
Deutsche Bank CEO’su Dr. Josef Ackermann da, 8 Mayıs’ta düzenlenen akşam yemeğinde bir konuşma yaptı. Konuşmasında, İstanbul’un Finans Merkezi’ne dönüştürülmesine dönük olarak bugüne kadar atılan adımların önemine işaret eden Ackermann, “Öncelikle, İstanbul, Avrupa, yükselen Orta Asya ve Ortadoğu ile reformlara odaklı Kuzey Afrika’nın arasında çok iyi konumlanmış durumdadır. Kentin bu konumu, hızlı gelişmeye başlamış ve büyük potansiyel barındıran bu ekonomik bölgelerle ilgilenen tüm finansal kuruluşları için çok çekici duruma getiriyor” dedi.
Ayrıca, Türkiye’nin gelişen ekonomik gücünün, İstanbul’un bölgesel ve küresel bir finansal merkez olarak potansiyelini daha da artırdığına dikkat çeken Ackermann, “Ancak, ekonomide büyüklüğün herşey olmadığını iyi bilmek gerekir; herşeye karşın, Dubai, Hong Kong ve Singapur gibi bölgesel, hatta küresel finans merkezleri, büyük ekonomileri olmadan da, kendi yerel eğitimli işgüçleri ile başarıya ulaştılar” diye anımsattı.
Bir kenti finans merkezine dönüştürmek için yasal altyapının çok büyük önem taşıdığını da vurgulayan Ackermann, yabancı finans servis sağlayıcılarını ve onların kurumlarını çekebilmek için çok açık ve anlaşılır bir vergi sistemi için reform yapmak gereğinin altını çizdi. Ackermann, yabancı yatırımcıları ve iş çevrelerini çekebilmek için istikrarlı ve güvenli bir mali sistemin çok daha gerekli olduğunu vurguladı.
Uluslararası düzeyde rekabet edebilir niteliklerde işgücünün çekilmesi için ulaştırma, teknoloji ve insan kaynakları açısından çok iyi bir alyapıya da sahip olmak gerektiğini ifade eden Ackermann, “Görüleceği gibi, uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir finans merkezi oluşturmak için çok sayıda reform yapmak gerekiyor. Heryerde de olduğu gibi, İstanbul örneğinde de tüm bunlar zaman ve hedefe tereddütsüz bağlılık gerektiriyor” diye konuştu.
Konuşmasının sonunda, New York, Londra, Frankfurt, Singapur ve Hong Kong gibi finans merkezlerinin konumlarını korumakta zorlanacaklarını da vurgulayan Ackermann, “Önümüzdeki dönemde, çok kutuplu bir finans sektörüne tanık olacağız” diye ekledi.